İndeks
 Ana Sayfa
 Editör'ün Notu
 Temel Bilgiler
 Akıllı Moleküller
 Genlerin Dünyası
 Hücre
 Deniz Biyolojisi
 Bitkilerin Dilinden
 Vahşi Çiçekler
 Mikrobiyoloji
 Virüsler
 Biyokimya-I
 Biyokimya-II
 Ekoloji
 İlginç Canlılar
 Kainatın Dengeleri
 Sözlük
 Sözlük (Geniş Kapsamlı - ENG)
 Duvar Kağıtları
 Faydalı Linkler
 E-Posta
Evrime Dair
 Önsöz
 İlkel Çorbada Neler Var?
 Fosillerin Görüşleri
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-1
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-2
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-3
 Kompleks Sistemler-1
 Kompleks Sistemler-2
 Bir Yanılgı Olarak Evrim-1
 Bir Yanılgı Olarak Evrim-2
 Sonuç
Kuantum Dünyası
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-1
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-2
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-3
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-4
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-5
 Geçmişten Günümüze Kuantum-1
 Geçmişten Günümüze Kuantum-2

İstanbul

Site Grafikleri
1024 x 768 Ekran Çözünürlüğünde En İyi Şekilde Görünür.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KUANTUM
VAKUM ALANI (2)




 Fiziğin sınırına dayanmakla elde edilecek her tür bilginin vahiyle uyum içinde olduğu görülür. Öyle ki atom altı dünyadan evrenin sınırına dayanmış galaksilere kadar görünen alemde her ne varsa üstün bir titizlikle, hassasiyetle ve düzen içinde yaratılmıştır ve yaratılmaya devam etmektedir.

 Yüzyıllar önce yaşamış İslam alimlerinin vahyin kesinlik arz eden ifadelerinden hareketle elde ettikleri keşif ilimlerinin (Batıni ilim, gizli ilim ya da Ledun ilmi) 21.yy’da kuantum fiziğinin keşfettiği bilgilerle paralellik göstermesi şaşırtıcıdır.

 


 Her iki bilginin de aynı kaynaktan gelmesine istinaden İslam alimlerinin yüzyıllar önce kaleme aldıkları eserlerde maddenin d durmaksızın yaratılışını ifade eden bilgilerin 21.yy’da yüksek teknoloji ile elde edilen kuantum fiziği bilgileriyle örtüşmesi şaşmaz bir kesinlik arzeder.

 İmam-ı Gazali bir eserinde deneysel gözlemin 5 duyu organıyla elde edilmesine karşın keşif ilmini bilgi havuzumuzu dolduran altıncı bir su arkına benzetir.

 Şimdi Gazali’nin kaleminden maddenin görünmeyen alemden, yani kuantumun terminolojisiyle vakum alandan görünen aleme (3 boyutlu evrene) doğru yaratılışını okuyalım. Vakum alan ve maddi aleme sıçrayan kuarklar konusunda şunları yazmıştır Gazali;

 Sanki alemin varlıkta dört derecesi vardır. Birincisi Levhil mahfuzdaki varlıktır. Bu varlık cismani varlıktan evveldir.
 

 Cismani varlık bizim evrende gözleyebildiğimiz maddi varlıklardır. Levhil mahfuz derken, bununla zamanın ve mekanın olmadığı melekut alemini kastediyor Gazali. Diğer bir ifadeyle bu alem görünen evrenimizin ötesindeki alemi-gaybdır, yani görünmeyen alemdir. Melekut alemin modern fizikteki karşılığı “Vakum alan”ın ötesini kapsayan, zaman ve mekanın olmadığı, gözlem kabiliyetimizin ötesindeki alandır. Dolayısıyla vakum alan görünen ve görünmeyen alanlar arasında tam bir sınır çizgisini teşkil etmektedir.

 Ekliyor Gazali:

Bu varlığın arkasında, varlığın ikinci derecesi olan hakiki varlık geliyor.” 
 

 Hakiki varlıktan kasıt ise alem-i şehadetteki, yani görünen 3 boyutlu evrenimizdeki tüm cisimlerdir. Bu alem zaman ve mekan boyutunun geçerli olduğu evrenimizdir. Atom altı parçacıklar, kuarklar, elementler, moleküller, canlılar ve doğada görebildiğimiz her ne varsa görünen evrende, yani alem-i şehadette vücut bulmaktadır.

 Geçmiş yüzyılda yaşamış olan başka ilim erbaplarının yazdıkları Gazali'nin verdiği bilgilerle çok benzerlik gösterir.

 Zira, ayinenin iki vechi (yüzü) gibi, her şeyin bir mülk ciheti var ki, ayinenin mülevven (renkli) yüzüne benzer, muhtelif renklere ve halate medar olabilir; biri melekuttur ki ayinenin parlak yüzüne benzer. Mülk ve zahir vechinde, Kudret-i Samedaniyenin izzetine ve kemaline münafi (aykırı) halat vardır; esbab, o halata hem merci, hem medar olmak için vaz edilmişler.”
 

 Paragrafı şu şekilde izah edip örneklendirelim:

 Kabaca açıklayacak olursak aynanın camdan oluşan bir yüzü ve gümüşle kaplanmış diğer bir yüzü vardır. Camdan oluşan kısım, “Mülk” yani görünen maddi alemi, ışığın geldiği gümüş kaplı yer ise “Meleküt” alemini temsil eder. Şimdi;

 Bir akvaryum hayal edelim. İçinde su bulunan akvaryumumuz insan kadar zeki balıklarla dolu olsun. Akvaryumun tabanını kaplayan geniş bir ayna olduğunu düşünelim. Son olarak akvaryumun tam üstünde aşağıya doğru ışık veren bir lamba olsun. Lambanın ışığı önce suya girer, su içinden geçerek tabandaki aynaya çarpar ve buradan yansıyarak balığın gözüne ulaşır. Balık ışığın kaynağını merak ederek aynaya doğru yaklaşmaya başlar. Işığın kaynağına ulaşmaya çalışır ancak başını aynaya çarpar, daha ileri gidemez.

 Sonuçta balık şu kanaate ulaşır: “Işık aynanın gümüş yüzünden gelmektedir. Aynanın gümüş yüzeyi ışığı yaratan temel güçtür.

 Örneğimizdeki akvaryum içinde bulunduğumuz görünen evreni, aynadan yansıyan ışık görünen evrendeki kuarkları, balıklar kuantum fizikçilerini, aynanın gümüşle kaplı parlak kısmı ise kuantumun tanımladığı “vakum alan sınırı”nı temsil eder. Görüldüğü üzere kuantum fizikçileri kuarkların kaynağını bulmak adına vakum alan sınırına başlarını çarpmıştır. Daha ileri gidememektedirler. Nasıl ki balıkların sudan çıkıp ışığın asıl kaynağı olan lambaya ulaşması mümkün değilse bilim adamlarının da 3 boyutlu evrenimizin dışına çıkaran alem-i gaybı, yani bilinmeyen alemi görmelerine imkan yoktur.

 İşte bu nedenle bilim adamları 3 boyutlu evrenin dışına, yani vakum alanın ötesine (örnekte akvaryumun dışına) ulaşması mümkün olmadığından orası hakkında ancak teori üretebilmektedirler.

 Yaratılan her varlığın, örneğin elimizde tuttuğumuz kurşun kalemin melekut aleminde, yani görünmeyen alemde (alem-i gaybda) bir sureti vardır. Ayet aynı zamanda görmüş olduğumuz maddi varlıkların vakum alanın ötesindeki görünmeyen alemde suretleri (simetrisi) olduğunu ve bunların Levh-i Mahfuz adı verilen bir kitapta yazılı olduğunu da söyler.

 Diğer yandan kuarkların yaratılışından şu gerçeğe ulaşıyoruz: madde sürekli olarak yaratılıyorsa Allah’ın yaratışı kesmesi durumunda madde bir daha var olamaz, evren de madde ve enerjiden oluştuğundan maddenin var yok olması evrenin yıkılması ve yok olması anlamına gelir.

 Maddenin durmadan yaratılmasıyla ilgili olarak Said Nursi içinde bulunduğumuz görünen evrenin sadece bir algı yanılması (matriks) olup olmadığı konusunda İslam alimlerinin tartışmalarına binaen maddenin aslında var olduğunu, ancak maddenin yaratılışın bir sonucu olarak varlığını devam ettirdiği yönünde görüş belirtir.

 Maddenin yartılışı TV yayınını gibidir. Merkez istasyondan yayın yapıldığı sürece ekranda görüntü var olacaktır. Ancak yayın kesildiğinde görüntü de anında ortadan kayboluverir. Dolayısıyla kuarkların sürekli olarak yaratılması bu örneğe oldukça benzer.

 Netice olarak Gazali’nin ifade ettiği üzere hem duyularımız vasıtasıyla hem de keşif yoluyla elde edilen bilginin aynı kaynaktan gelmesi bu bilgileri mutlakiyet derecesinde kesin ve doğru kılar.
 

 Ek Bilgiler:

Platon’un idealar felsefesinde ilginç bir hikaye anlatılır. Hikayeye göre Platon görünen evrende cereyan eden olayları mağara hayatına benzetir.

 Şöyle der Platon:

"Bazı insanlar karanlık bir mağarada,  doğdukları günden beri mağaranın kapısına arkaları dönük olarak oturmaya mahkumdurlar. Başlarını da arkaya çeviremeyen bu insanlar,  mağaranın kapısından içeri giren ışığın aydınlattığı karşı duvarda,  kapının önünden geçen başka insanların ve taşıdıkları şeylerin gölgelerini izlemektedirler. İçlerinden biri kurtulur ve dışarı çıkıp gölgelerin asıl kaynağını görür ve tekrar içeri girip gördüklerini anlatmaya başlar ama içerdekileri,  duvarda gördüklerinin zâhiri olduğuna ve gerçeğin mağaranın dışında cereyan etmekte olduğuna inandırması imkansızdır."

 Görünen evrendeki canlı-cansız her varlığı gölgeye, bu cisimleri meydana getiren asıl varlıkların ise perde arkasında olduğunu söylemesi Gazali’nin tarif ettiği Alem-i gayb (melekut alemi) ve Alem-i şehadet (görünen evren)’e inanılmaz derecede benzerlik gösterir.

 Mağara içinde görünen gölgeler evrenimizde kuarkların yaratılmasıyla oluşan cisimleri (yani maddeyi), mağara dışındaki gerçek varlıklar ise bizim göremediğimiz, vakum alanın ötesinde bulunan melekut alemindeki varlıkları anlatıyor gibidir. Platon’un mağara benzetmesini sadece "idealar" felsefesini izah etmek için kaleme alıp almadığını bilmemekteyim ancak İslam alimlerinin bize aktardıkları görünen ve görünmeyen alemleri izah eden bilgilerle benzerlik göstermesi bakımından dikkate değerdir.
 

 -Son-

 1.Bölüm
 



 


Yukarı Çık

Ana Sayfa | Editör'ün Notu | Sözlük | Duvar Kağıtları | Linkler

 

instagram.com/ahmet.eksik

biyolojidunyasi@hotmail.com