İndeks
 Ana Sayfa
 Editör'ün Notu
 Temel Bilgiler
 Akıllı Moleküller
 Genlerin Dünyası
 Hücre
 Deniz Biyolojisi
 Bitkilerin Dilinden
 Vahşi Çiçekler
 Mikrobiyoloji
 Virüsler
 Biyokimya-I
 Biyokimya-II
 Ekoloji
 İlginç Canlılar
 Kainatın Dengeleri
 Sözlük
 Sözlük (Geniş Kapsamlı - ENG)
 Duvar Kağıtları
 Faydalı Linkler
 E-Posta
Evrime Dair
 Önsöz
 İlkel Çorbada Neler Var?
 Fosillerin Görüşleri
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-1
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-2
 Evrimin Mutasyon Çıkmazı-3
 Kompleks Sistemler-1
 Kompleks Sistemler-2
 Bir Yanılgı Olarak Evrim-1
 Bir Yanılgı Olarak Evrim-2
 Sonuç
Kuantum Dünyası
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-1
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-2
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-3
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-4
 Kuantum Fiziği ve Determinizm-5
 Geçmişten Günümüze Kuantum-1
 Geçmişten Günümüze Kuantum-2

İstanbul

Site Grafikleri
1024 x 768 Ekran Çözünürlüğünde En İyi Şekilde Görünür.

SONUÇ



 

 Bu sayfalarda, evrim teorisinin gerek aşamalı olarak gerekse sıçramalı olarak, moleküler düzeyde ve makro düzeyde gerçekleşmesinin imkansız olduğu gösterilmeye çalışılmıştır.

 Tüm bunlar kuşkusuz Klaus Dose'nin dediği gibi "Hayatın kökeni nedir?" sorusunun cevabını bulmak yerine, bilimi adeta felce uğratmıştır.


 Gerek biyokimyasal düzeyde gerekse fosil düzeyinde elde edilen her bilgi, evrimin yeryüzünde hiç bir zaman gerçekleşmediğini açıkça ortaya koymaktadır.

 Buna karşın evrim teorisine bağlılık gösteren bilim adamları elde edilen tüm bu karşıt delillere rağmen evrim sürecin gerçekleştiğine inanırken Francis Crick gibi bazı ünlü bilim adamları, canlılığın dünya dışı zeki yaratıklar tarafından yeryüzünde suni olarak yaratıldığını öne sürmüşlerdir. Diğer bir deyimle bazı bilim adamları artık evrim teorisine bel bağlamaktan vazgeçmiştir.

N. J. Nutley'in, "Evrim sürecinde bitkiler (1976)" kitabının 228. sayfasında evrime sonsuz sadakat gösteren bilim adamları için yaptığı yorum ilginçtir;

"Evrim teorisi neredeyse tüm okumuş batılılar için toleranssız bir din olmuştur. Bu onların düşüncelerine, konuşmalarına ve uygarlıklarından beklentilerine egemen olmuştur."

Bu yüzden siz ziyaretçiler, belgesel seyrettiğiniz veyahut bilimsel makaleleri okuduğunuz zamanlarda biyologların sarf ettikleri "Evrimsel süreç içerisinde" yada "Kendilerini geliştirmişlerdir" benzeri ifadelere sık sık rastlamanız mümkündür. Her ne kadar biyologlar, canlıların kökeni için bunun gibi ifadeler kullanıyor olsalar da bu iddialarını hiç bir zaman bilimsel bir otoriteye dayandıramamaktadırlar.

Aşağıda sizlere aktarmış olduğum alıntı, N. J. Nutley'in iddia ettiği evrimin "Din" olduğu görüşünü destekler gibidir;

"Bilim adamları için evrim teorisi bilimseldir, evrime karşı çıkmak ise bilime karşı çıkmak demektir. Bu yüzden evrim teorisi için bir delil gösterme ihtiyacı duymuyoruz." [Dr. Shut / "Evrim teorisinin çatlakları"]

Yukarıda değindiğimiz gibi belgesel ve makalelerde sık sık kullanılan evrimsel süreçle ilgili ifadelerin aslında herhangi bir temele dayanmadığını Dr. Shut objektif bir biçimde dile getirmiştir.

Aşağıdaki paragraflar, biyokimya profesörü Michael J. Behe'nin evrim teorisi için yaptığı ilginç yorumlarıdır;

"Bildiğimizi nereden biliyoruz?;

Bilim adamları da bizler gibi sıradan insanlardır. Araştırmacıların bilgilerini nereden öğrendiklerini sorabiliriz. James Watson, DNA'nın heliks yapısını zahmetli deney ve gözlemlere dayanarak ortaya çıkarmıştır. Bende DNA'nın heliks yapısına sahip olduğunu biliyorum. Ancak ben bilgilerimi deneylere ve gözlemlere dayanarak edinmedim. Bu konudaki bilgilerim, otoritelere dayanmaktadır.

Bilimsel otoriteler bilgilere pratik yoldan ulaşılmasını sağlarlar. Örneğin enzimlerle ilgili bir bilgi için deney yapmazsınız, kütüphaneye giderek istediğiniz bilgilere kaynakçalardan ulaşabilirsiniz. Biz bilim adamları da öğrendiklerimizi otorite niteliğindeki kaynaklardan öğrenmişizdir. Laboratuarda keşfedilen bir bilginin otorite niteliğinde kitaplara geçmesi için, o keşfin diğer bilim adamlarının eleştirisine arz edilmesi, yani yayınlanması gerekmektedir. Ve daha da önemlisi yayınlanan bilgilerin deneylerle ispatlanmış olması gerekir. Eğer deneysel verilerinizi yayınlamazsanız akademik çevrelerde yeriniz yok demektir.

Bir gün J. Watson veya Başkanlık Bilim Komisyonu kalkıp bizlere DNA'nın aslında bir "peynirden" oluştuğunu iddia ederlerse? Eğer bu iddialarını bilimsel deneylerle ispatlayamaz ve yayınlamazlarsa söyledikleri yalnızca bir iddiadan öteye gitmeyecektir.

Bugün biyologların evrim teorisi için ortaya attıkları hiçbir iddia, bilimsel olarak ispatlanamamıştır. Bu iddialar ispatlanamadığı için otorite niteliğindeki kaynaklara geçememiştir. Ve şu ana kadar hiçbir otoriter kaynakta, evrimin moleküler basamaklarının deneylerle ispatlandığını belirten bir bilgiye rastlanmamaktadır.

 Evrim teorisi için ortaya atılan iddialar, bilimsel olarak ispatlanamamış olduğundan ve de otoritelere geçemediğinden dolayı evrim teorisinin açıkça bir "Palavra" olduğunu söyleyebiliriz. O halde evrim teorisi unutulmalıdır!" [Michael J. Behe - Darwinin kara kutusu, s. 188-199 (1998)]

 Sonuç olarak "Evrime dair" adı altında yer alan tüm bu bilgiler, evrim teorisinin artık bilimsel platformlarda ret edildiğini, doğadaki muazzam düzenin ve canlılarda var olan olağan üstü tasarım örneklerinin, akla ve bilgiye sahip olmayan şuursuz atomlar tarafından tesadüflerle meydana getiremeyeceği gerçeğini apaçık göstermektedir. Bilim adamları yönlerini ne tarafa çevirirlerse çevirsinler değişmeyen aynı gerçeği görmektedirler. Yıkılmış bir teorinin ardında görünen "Mutlak Tasarım".



 


Yukarı Çık

Ana Sayfa | Editör'ün Notu | Sözlük | Duvar Kağıtları | Linkler

 

instagram.com/ahmet.eksik

biyolojidunyasi@hotmail.com